Emeğin mimarlarına,

Öncülerimizin açtığı yolda adım adım ilerledik. Sağlı sollu manipülasyon, tezvirat ve salvolara aldırmadan emin adımlarla yolumuza devam ettik.

Bu yolu kutlu bildik. Bu yolda uyuyanları uyandırmayı, duranları koşturmayı vazife gördük. Haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı mücadeleyi şiar edindik. Umudu diri tuttuk. Başarıyı bir varış noktası değil, yeni sorumluluklar yüklenerek, yeni bir yolculuk bildik.

Odağımız hiçbir zaman 15 Mayıslar olmadı, odağımız hep yeni umutlar ve ileri ufuklar oldu. Ufkumuz kazanıma, kazanımlar teveccühe dönüştü.

Gücümüzü hakkı savunmaktan, başarılarımızı teşkilatın gayretinden, yetkide ve zirvede istikrarı eğitim çalışanlarının irfanî duruşundan aldık.

Mücadelemizi tutkuyla ve azimle yürüten teşkilatımız bu yıl da üye sayımızı artırarak 12 yıllık zirveyi tahkim etti.

On binlerce teşkilat mensubumuzun alın teri, 429.793 üyenin örgütlülüğü ile yeni bir başarı hikâyesine dönüştü.

Bu büyük tabloda, ilk atandığı kasabada konaklayacak yeri olmayan Fatma Hoca’yı ev buluncaya kadar evinde misafir ederek hem evini hem de yüreğini ona açan işyeri temsilcimiz Nazan Hoca’nın misafirperverliği var.

Bu tabloda, babası vefat eden hizmetli kardeşimizin gece saat üçte kendisine yakın gördüğü için bizzat arayıp “Başkanım benim babam biraz önce vefat etti. Ne yapacağımı bilemiyorum. Koca şehirde kimsem de yok. Aklıma ilk siz geldiniz, sendikam geldi…” demesinin üzerinden yarım saat bile geçmeden cenaze evine ulaşan ve cenazenin iş ve işlemleriyle ilgilenen şube başkanımızın fedakârlığı var.

Bu tabloda, atandığı ilçeye gelen öğretmenleri tek tek karşılayan, her birine okullarına varıncaya kadar özel aracıyla eşlik eden ilçe temsilcimiz Ekrem Hoca’nın özverisi var.

Bu tabloda, başka bir sendika üyesi olan ve işyerinde haksızlığa uğrayan Ayşe Hoca’yı sendikasının yalnız bıraktığını duyunca onu bulup onun sorununu çözen ve üyeliğini alan Şube Kadınlar Komisyonu Başkanımız Sadiye Hoca’nın duyarlılığı var.

Bu tabloda, üniversitede mobbinge maruz kalmış memur kardeşimizin imdadına koşan üniversite temsilcimiz Mustafa Bey’in idareye karşı verdiği mücadelenin bereketi var.

Bu tabloda, sayıca azken dahi “Bu su boyumuzu aşar, kıyıdan yürüyelim” demeyip mücadelenin ortasına dalan, sayımız yüz binlere ulaşınca da rehavete kapılmayıp mahalle, mezra, köy, kasaba demeden okul okul dolaşıp üye yapmaya devam eden teşkilatımızın her mensubunun döktüğü alın teri var.

Bu tabloda, ek ödemeden özel hizmet tazminatına, nöbet ücretinin alınmasından pandemi dönemi boyunca öğretmenlerin ek ders ücretinin eksiksiz alınmasına, akademik teşvik ödeneğinden üniversite idari personeline lojman kontenjanı ayrılmasına, 3600 ek göstergeden kariyer sisteminin yeniden hayata geçirilmesine, Cuma namazı izninden hac iznine kadar yüzlerce kazanımın altına imza atan Eğitim-Bir-Sen’in mücadelesi var.

Bu tablo, kendisini davasına adamış bir teşkilatın mücadelesinin, emeğinin, tutkusunun ürünüdür.

Bu tablo, yüreğini ortaya koymuş, inanmış 429.793 Eğitim-Bir-Sen üyesinin aile fotoğrafıdır.

Bu başarı, hakikatin gördüğü teveccühün, savunduğumuz değerlerin milletin değerleriyle örtüşmesinin sonucudur. Bu başarı, üyelerimizden işyeri temsilcilerimize; engelli, gençlik ve kadın komisyonlarımızdan ilçe ve üniversite yönetimlerimize, şube yönetimlerimizden genel merkezimize kadar herkesin emeğinin, alın terinin ortak ürünüdür.

Bu başarıda, Eğitim-Bir-Sen’in özgür ve özgün duruşu var. Özgür ve özgün duruşun olduğu yerde mücadele var, umut var, zafer var. Umut varsa her daim çözüm var.

Emek, ömür ve gönül verenlere, ter akıtanlara, “mesuliyetimiz mensubiyetimizdir” deyip kendini bu kutlu davaya adayan teşkilatımıza ve 429.793 üyemizin her birine yürekten teşekkür ediyorum.