Muş 2 Şubesi

2.Olağan Genel Kurulumuzu Yaptık

Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Muş 2 Nolu Şubemizin 2. Olağan Genel Kurulu yapıldı. EBS Muş1 şubesinde yapılan kurula Genel Başkan Yardımcımız Atilla Olçum, Memursen Muş İl Temsilcisi ve EBS Muş1 Şube Başkanı Mahir Barışan, Diyanet-Sen Muş Şube Başkanı Ferzende Aras, Toç-Bir-Sen Muş Şube Başkanı Nahit Aykut, Kültür Memur-Sen Muş Şube Başkanı Yüksel Alataş, Büro Memur-Sen Muş Şube Başkanı Erol Avci, Birlik Haber-Sen Muş Şube Başkanı Sinan Karakaya, Eğitim-Bir-Sen Muş Şubesi eski başkanları Bayram Güler, Hamdullah Karasu, Yavuz İçyer, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve şubemizin üye ve delegeleri katıldı. 

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan genel kurul, divanın oluşturulması ile devam etti. Divan Başkanlığına Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcımız Atilla Olçum seçilerek genel kurula başlandı. Genel kurulun açılış konuşmasını yapan mevcut başkanımız Turan Güler, elde edilen kazanımlar ve üniversite personellerinin özlük hakları için verilen mücadeleye değindi.

Sendikacılığın ümmetin bir evladı olarak nitelendiren Başkan Güler; “Yıllardan beri bu işin içindeyiz uğraşıyoruz. Çoğu zaman arkadaşlarımız bizi eleştirdiler. Bizim de vicdani bir sorumluluğumuzun olduğu kanaatindeyim. Ben sendikayı ümmetin bir evladı olarak görüyorum. Ümmetimizin varlığını koruyabileceği sivil toplum örgütlerinden bir tanesi olarak görüyorum. Çalışanların özlük haklarının yanı sıra onların dünya görüşünü koruyup savunabileceği ve bunu daha sonraki nesillere aktarılabileceği bir kalem olarak görüyorum. Elimden geldiğince bu konuda bir nefer olarak hizmet etmek istiyorum” dedi.

“ÖZELDE VE GENELDE ÇALIŞMALARIMIZ VAR”

Güler, yerel ve genel anlamda yürütülen çalışmalara dikkat çekerek; “Bu kalenin en önemli yapı taşları komutanlarıdır. Ankara’dan genel merkezimizden en iyi şekilde savunmaya devam etmektedirler. Fakat bu kalede en önemli unsur kaledeki neferlerdir. Yıllardan beri bu kalede çalışıyor ve çalışmalarıma da devam etmek istiyorum. Sizlerin de birer nefer olarak bu kalenin içerisinde var olmanız dolayısıyla ayrı ayrı hepinize çok teşekkür ediyorum. Çünkü kalenin savunmasında bu neferlerin birlikteliği beraberliği ve fedakarlığı olmadığı takdirde kale istediği kadar kuvvetli hale gelsin esas olan şey surlar değil o kalenin içinde çalışan neferlerdir. Bizler içinde yaşadığımız dünyanın bütün olumsuzluklarına rağmen bir araya gelebilmiş, çalışanların özlük haklarını muhafaza edebilmeye çalışmış bir topluluk olarak faaliyet yürütüyoruz. Özelde ve genelde çalışmalarımız var. Geneldeki çalışmalarımızı Genel Merkezimiz yürütüyor. En son 3600 ek göstergesinden tutun da maaş zamlarına kadar gerçekleştirilmesi gereken neler varsa akademik personelin idari personelin özellikle idari personelin yer değişikliği ile ilgili önümüzdeki hafta bir düzenleme gerçekleştirilecek. 6. toplu dönem sözleşmesinde karara bağlanan üniversitelerin idari yer değişikliği ile ilgili mevzu önümüzdeki günlerde tam bu şekilde yasalaşacak. Yer değişikliğinin yanı sıra asli unsur akademik ve idari personelde kuruluş geliştirme ödeneğinin görülmesi.”

“REFAH PAYINDAN HAK ETTİĞİMİZ PAYI ALMAK İSTEDİĞİMİZİ İFADE EDİYORUZ”

Ülkenin refah payından hak ettikleri payı almak istediklerini kaydeden Güler, konuşmasının devamında; “Biz elimizden geldiğince kuruluş geliştirme ödeneğinin bir farklı isimle de olsa idari personele verilmesi taraftarıyız. Özellikle merkezden uzakta yaşayan çalışan personelleriz. Ayrı masrafların giderileceği bir yapının düzenlenmesini istiyoruz. Akademik personellerin yer değişikliği, unvan yükselmeleri, idari personellerin de kampüs içindeki yükselmeleri de bizler için bir problem. Rektörlerin iki dudağı arasından çıkarılmalıdır. Hak edenlerin iyi bir şekilde hak ettiği bir şekilde çalıştırılması esas olmalıdır. Üniversitemizde var olan bütün sorun ve problemlerle ilgili olarak mücadele ediyoruz. Söz konusu mücadelede güçlü olabilmemiz ve haklarımızın en iyi şekilde alınabilmesi için işverenimize karşı birlikte olmamız gerektiğini hep ifade ediyoruz. Bizim gücümüz birlikteliğimizden ve yasadan doğuyor. Biz elimizden geldiğince birlikte beraber hareket ettiğimiz müddetçe inşallah özlük haklarımız konusunda da istediğimiz talep ettiğimiz her noktaya da ulaşacağımıza inanıyoruz. Ülkemizin refah payından hak ettiğimiz payı almak istediğimizi ifade ediyoruz. Refah payı söz konusu olduğunda en az bu refah payından istifade edenler hep çalışanlar oldu. Ülkenin ekonomik dar boğaza girdiği dönemde de en çok hissedenler yine çalışanlar oldu. Biz bu anlamda sendika olarak hem ekonomik refah payının arttığının dönemlerde refah payının bizlere paylaştırılması hem de dar boğazlar söz konusu olduğunda cezanın sadece çalışanlara ödettirilmemesi gerektiğini ifade ediyoruz. Eğitim-Bir-Sen hem dava sürecinde bu kaleyi koruyabildiği gibi aynı zamanda yasal olarak karşılaşabildiğimiz her türlü probleminde önünde dimdik durabilmektedir” şeklinde konuştu.   

ÖZGÜRLÜK MEŞALESİNİ HER ZAMAN TAŞIMAYA GAYRET ETTİK

Genel Kurulda bir konuşma yapan Genel Başkan Yardımcımız Atilla Olçum ise birlik ve beraberlik mesajı verdi. Sendikanın kurulduğu günden bu yana verilen mücadelelerine değinen Genel Başkan Yardımcımız Olçum, ülkenin üzerine oynanan oyunlara da dikkat çekti. Eğitim-Bir-Sen’in ülkenin yegane sivil toplum kuruluşu olduğunu vurgulayan Olçum; “Türkiye genelinde üniversitelerle birlikte 140 tane şubemizde bir genel kurul sürecine girdik. 15 Ekim itibariyle başladık. 30 Ekim’e kadar da devam edecek. Eğitim-Bir-Sen bu milletin geleceğiyle idealleri olan bu konuda çok sözü, gücü ve birikimi olan Türkiye genelinde Eğitim-Bir-Sen özelinde 450 bin, Memur-Sen genelinde ise 1 milyon 100 bini aşan ve bu sayısıyla da sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın en büyük eğitim sendikası konumuna gelen Türkiye’nin yegane sivil toplum kuruluşudur” dedi.

“MÜCADELEMİZİ DE HİÇBİR ZAMAN 4688’İN MEVZUATINA HAPSETMEDİK”

Yetkili sendika olduktan sonra mücadelelerini 4688 sayılı yasaya hapsetmediklerini dile getiren Olçum; “Eğitim-Bir-Sen olarak kurulduğumuz günden bugüne kadar kendimize dünyevi tabular üretmedik. Bütün dünyevi tabuları kırarak ve yarına dair yeni şeyler söyleyerek ve üreterek kültür ve medeniyetimizi referans alarak bu mücadeleyi sürdürdük ve sürdürmeye de devam edeceğiz. Eğitim-Bir-Sen olarak sendikacılığımızı sadece 4688 sayılı yasanın mevzuatına hapsetmedik. Bir taraftan 4688 sayılı yasanın bize yüklediği ekonomik ve sosyal özlük haklarımızın korunması ve geliştirilmesi adına bu mücadeleyi yetkili olmadığımız dönemde de yetkiyi aldığımız günden bugüne kadar hamdolsun ki hakkıyla yerine getiriyoruz. Bütün bunların toplamında bu mücadelemizi de hiçbir zaman 4688’in mevzuatına hapsetmedik. Bir taraftan bu mevzuatın bize yüklediği kamu çalışanlarının beklentilerini karşılama boyutuyla mücadelemizi sürdürdük. Bir taraftan da özgürlük mücadelemizi meşalesine de her zaman taşımaya gayret ettik.”

“BİR ŞEYLERİ YENİDEN OKUMAK VE YORUMLAMAK GEREKİYOR”

Olçum, bin yıllık medeniyet geçmişinin imha edilmeye çalışıldığını belirterek; “Türkiye’nin darbeler ülkesi olduğu cümlesini çok duyardık. Ben 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar çıktığım kürsülerde artık bu ülkenin darbeler ülkesinden çıktığını, darbelerin tarihin çöp sepetindeki yer aldığını ifade ederdim. Ama 15 Temmuz hain darbe girişimi bana bu cümlemi tekrar gözden geçirmem gerektiğini hatırlattı. Dışardaki emperyal baronların içerdeki uşaklarıyla hala bugünün dünyasında Türkiye’nin kodları ile oynandığını 15 Temmuz hain darbe girişimleriyle bir kez daha gösterdiler. O zaman bir şeyleri yeniden okumak ve yorumlamak gerekiyor. Şu yakın kısa tarihimize de bakıyorum, her 10 yılda bir iradesine ipotek koyulan bir ülkede yaşıyoruz. 20 yıllık tarihe baktığımızda 2-3 seneye indirmişler, son zamanlara baktığımız zamanda da neredeyse 6 ayda bir acaba bu milleti nasıl örseleriz, nasıl karıştırırız ve Türkiye’yi nasıl yıpratırız derdinde olan emperyal baronların neler yapamaya çalıştıkları hep birlikte görüyoruz. 100 yıllık yakın tarihte emperyal baronların bizim bin yıllık medeniyet geçmişimizi imha etmeye çalıştığından bahsediyorum.”

“HIRÇIN GİBİ GÖRÜNEN SENDİKALAR SOKAĞA ÇIKMAYA BAŞLADILAR”

Yetkili sendika olduktan sonra diğer sendikaların sokağa çıktığını anımsatan Olçum; “Türkiye genelinde 18 bin üye sayısına ulaşamasaydık Eğitim-Bir-Sen’in tabelalarının söküleceği bir dönemi yaşadık. Sene 2001’de bu ülkede bir 4688 sayılı yasa çıkarıldı. Her şeye rağmen bir üye olmanın kanunda yerini bulduğu bu yasa. Toplu görüşme garabetiyle çıkarılmış bir yasadan bahsediyorum. 2001 yılından 2010 yılına kadar bu ülkede yetkili sendika sağımızdaki ve solumuzdakilerdi. Bu hükümetin 20 yıllık hikayesi var. İlk 10 yılında bütün kamu çalışanlarını ve eğitim çalışanlarını temsil ettiniz. Bu kadar yılda ne istediniz ve ne aldınız diye soruyorum. 2010 yılında bu ülkede bir referandum yapıldı. Biz kurulduğumuz günden bugüne kadar toplu sözleşmeyi grev hakkını savunduğumuz için sadece Memur-Sen’e bağlı sendikalar olarak toplu sözleşmeye de toplumsal sözleşmeye de "evet" diyen tek sendikaydık. Toplu sözleşme yasası çıkmayınca ilk defa 2010 yılında yetkiyi almamıza rağmen masaya oturmayarak "ya yasa ya masa" diyerek üyelerimizin iradesini ipotek altına aldırmayan bir sendika olarak tarihe geçtik. 2012 yılında yasa çıktı ama ek ödeme olmadığı için iş bırakarak tarihe geçen bir sendikanın başkan ve üyeleriyiz. 2010 yılında yetki Memur-Sen’e ve bağlı sendikalara geçemeye başladıktan sonra hırçın gibi görünen sendikalar sokağa çıkmaya başladılar. Kaldırım taşını söküp esnafın camını kırmaya başladılar.”

 

“BİZLER GEÇMİŞİ KUŞANIP GELECEĞİ KUŞATACAK OLAN ÖNCÜ KUŞAKLARIZ”

Olçum konuşmasının devamında geleceği kuşatacak öncü kuşaklar olduklarını vurgulayarak; “Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen ailesi olarak derdi davası olan insanlar olarak şehrin yosun tutmuş taraflarındaki insanlara köprü olmak gibi bir misyonumuz var. Hayata tasarruf edilemez, ya bir dava uğruna sarf edilir ya da arzu ve hevalar uğruna israf edilir. Bizler aynı devasa gözdenin gölgesinde kenetlenmiş elleriz. Bizler yeryüzünün ve insanlığın iyiliği iş gören elleriyiz. Bizler Necip Fazıl’ın çilesini kuşanmış, Nuri Pakdil’in klas duruşunu sendikacılığa uyarlamış, Sezai Karakoç’un diriliş Muştusunu gençliğe bir miras olarak aktarmak kaygısıyla yoğrulmuş, İsmet Özel’i bir Yusuf masalında gömleği arkadan yırtılmış aynı düşünce ikliminin mütefekkiri 7 güzel adamdan Kudüs şairi Mehmet Akif İnan ırmağının da bu günlere yansıyan çoğaltılarıyız. Bizler geçmişi kuşanıp geleceği kuşatacak olan öncü kuşaklarız. Kurulduğumuz günden bugüne kadar sağına ve soluna bakmadan o yiğitlerimizin kahramanlıklarıyla bu günlere geldik. Ben solo olmanın zahmetinden koro olmanın rahmetine niyetlenerek bu soylu mücadelemizde yol açan siz değerli dostlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Şahsım, genel merkezim ve divan heyeti adına Muş 2 Nolu Şubemizin 2. Olağan Genel Kurulunun öncelikle üniversitemize, tüm eğitim çalışanlarına, üyelerimize, şehrimize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” şeklinde konuştu. 

Tek liste halinde gidilen seçimde mevcut başkanımız Turan Güler yeniden başkanlığa seçildi. Yönetim Kurulu  şu isimlerden oluştu;

Turan Güler - Başkan

Erdal Korkmaz - Şube Sekreteri

Savaş Demirel - Teşkilatlanmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı

İnan Kaynak - Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı

Yahya Adanır - Basın ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı

Ali Ziver Çifçi - Hukuk ve Toplu Sözleşmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı

Ferit Tanış - Eğitim ve Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı

 

Kaynak:

1- http://memlekethavadis.com/haber/bizim_gucumuz_birlikteligimizden_ve_yasadan_doguyor-39903.html

2- http://memlekethavadis.com/haber/ozgurluk_mesalesini_her_zaman_tasimaya_gayret_ettik-39898.html

3- http://www.mussarkhaber.com/haber/guler_elimden_geldigince_bir_nefer_olarak_hizmet_etmek_istiyorum-18212.html

4- http://www.mussarkhaber.com/haber/olcum_genel_kurullarimiz_30_ekime_kadar_da_devam_edecek-18213.html

5- https://www.haberturk.com/mus-haberleri/29171661-musta-egitim-bir-sen-subesinin-2-olagan-genel-kurulu-yapildi